İçinde bulunduğumuz çağın Plastik Çağ adını almasına sebep olan plastikler; gıda, ilaç, moda, kozmetik başta olmak üzere aklınıza gelebilecek her sektörde bir numaralı ham madde tercih olması sebebiyle, üretiminden bertaraf edilme yöntemlerine kadar her basamağında ekolojiyi tehdit eden ve geri dönüşüm zorlukları (yalanları) sebebiyle iklim krizinin, biyo-çeşitlilik tehdidinin baş aktörüdür.
1950 ile 2017 yılları arasında toplam 9,2 MİLYAR TON PLASTİK üretilmiştir. Bu, şu anda Dünya’da yaşayan her insan için bir tondan fazla miktara denk gelmektedir. En büyük payı tek kullanımlık ürünler ve ambalajlar oluşturuyor. Şimdiye kadar üretilen tüm plastiğin yüzde ondan azı geri dönüştürülmüştür.
Plastic Atlas 2019[1]
Plastiğin ham maddesi ve ihtiyaç duyulan kullanım alanına göre şekil verilebilmesi için eklenen kimyasal maddeleri çoğunlukla sağlığa zararlıdır ve zamanla mikro ve nano-plastiklere aşınarak hava, su ve toprağa karışıp birikime sebep olur. Bu olayın sadece doğa da olup bittiğini sanıp umursamadan yaşamak ise Einstein’ın dediği gibi insanın aptallığının sınırsız olmasından süregelmektedir bence.
Hava, su ve toprağa karışmaktan bahsediyoruz!!!
Nasıl oluyor da size uğramadan yanınızdan geçip gideceğini sanıyorsunuz. Besin zincirimize çoktan girmiş durumda. Hormon benzer yapısıyla (yani hormonları taklit edip onların işleyişini ve görevlerini yapmasına engel olma özellikleriyle) endokrin sistemimizi bozuyor, üreme anormalliklerinden, kansere, gelişim bozukluklarına ve nörolojik hasarlara kadar birçok sağlık problemine sebep oluyor [2]. En tehlikeli yanlarından biri ise lineer bir doz yanıt ilişkisine sahip olmaması (non-monotonik response curve) yani küçücük bir miktarı bile vücudunuzda istenmeyen ve çok zararlı bir tepkimeye sebep olabilir [3]. Vücudumuzda biriken bu endokrin sistem bozucuları ise maalesef bebeklerimize aktardığımız için (plasentadan bebeğe geçişi bilimsel çalışmalarda kanıtlanmıştır ) yeni neslin sağlıksız bir şekilde dünyaya gelmesine engel olamıyoruz [4].
Tek kullanımlık plastiklerin kolaylığını, kozmetik ürünlerin çekiciliğini, moda sektörünün aldatıcı parıltısını kısacası bugünümüzün rahatını doğanın, kendimizin ve gelecek nesillerin sağlığına tercih ediyoruz.
Vazgeçilmesi zor gibi görülen ancak kontrol altına alınması elzem olan plastik kirliliği 2050 yılına kadar yaklaşık 56 gigaton CO2 emisyonuna neden olacağı öngörülüyor. Yani plastik üretiminin tek başına küresel ısınmayı 1,5 °C’nin altında tutmak için KALAN KARBON BÜTÇESİNİN YÜZDE 10 ila 13’üne mal olacağı tahmin ediliyor [1,5].
Bireysel hedeflerin çok ötesinde tamamen devlet sorumluluğunda çözülmesi gereken bu konuda ise Türkiye maalesef yine sınıfta kalıyor. Yasaklanan etilen polimer atık ithalatı konusunda geri adım atıldı ve Avrupa’nın çöpünü geri dönüşüm adı altında ülkemize kabul etmeye devam ediyoruz (sanki geri dönüşümde bir dünya markasıymışız gibi…).
Siz yine de gelin bireysel olarak ben ne yapabilirim kısmına önem verin. Birlikten kuvvetin doğacağı günleri görür müyüz bilmiyorum. Ancak en azından kendimizi, ailemizi, sevdiklerimizi ve çevremizi korumak adına duyarlı ve bilinçli bir tüketici olmanın yollarını araştırabiliriz.
Plastik kullanımını azaltmak için atabileceğimiz en kolay adım tek kullanımlık plastiklere HAYIR demek. Bu sadece bir başlangıç olsa bile yıllık ortalama 300 civarı plastik poşet kullanımını birkaç bez çanta ile kendi adınıza önleyebilirsiniz (sizin gibi 1 milyar insan olsa bunun ne kadar büyük fark yaratabilecek bir adım olduğunu düşünün). Yani geri dönüşümden önce yapmamız gereken en önemli şey tüketimi azaltmak (arz talep meselesi). Zaten geri dönüşüm apayrı bir konu bunu farklı bir yazıda ele almak istiyorum ve tek bir cümle yazmam gerekirse “O işler öyle kolay olmuyor yalnız” derim ve şimdilik susarım 😊.
Kullanım ömrü kısa olan plastiklerimizi ise (diş fırçalarımız, banyo liflerimiz, tıraş bıçaklarımız gibi) kompost edilebilir (bambu, tahta, kabak lifi gibi) veya geri dönüşümü mümkün olan (çelik, cam, gibi) alternatifleri ile değiştirmek güzel bir adım olabilir.
Her gün termosunuzu yanınızda taşımak, plastik ambalajsız ürünler satan üreticilere yönelmek, katı şampuan ve doğal yağlar ile zehirli ve mikroplastik yuvası kozmetiklerden uzak durmak, hangi kumaş türlerinin ne aşamalardan geçtiğini bilip illa o tşhirt’ü alacaksak en azından doğru bir kumaş seçimi yapmak gibi gibi gibi bir sürü ekolojik, sürdürülebilir ve minimalist adımdan yararlanabiliriz.
Hepsini aynı anda yapmak zorunda değiliz, mükemmel olmak zorunda değiliz! Unutmayalım ufacık bir adım dünyamızı değiştirebilir. Elimizi hiç taşın altına koymadan bir şeylerin değişmesini bekleyemeyiz. SEÇİN , kendinize “ben bunu yapabilirim işte” diyebileceğiniz bir adım seçin ve oradan başlayın. Gerisi mutlaka gelecektir 😊
Sevgiyle ve sağlıkla kalın,
KAYNAKÇA
[1] Plastic Atlas 2019, ISBN 978-3-86928-211-4, (2021, Jul. 10) https://www.boell.de/sites/default/files/2019-11/Plastic%20Atlas%202019.pdf?dimension1=ds_plastic_atlas
[2] Endocrine.org, Endocrine-Disrupting Chemicals, (2021, Jul. 10) https://www.endocrine.org/topics/edc
[3] United States Environmental Protection Agency, Endocrine Disruption Research: Testing for Potential Low-Dose Effects (2021, Jul. 11) https://www.epa.gov/chemical-research/endocrine-disruption-research-testing-potential-low-dose-effects
[4] Street M. E. , Bernasconi S. , Endocrine-Disrupting Chemicals in Human Fetal Growth, Int J Mol Sci. 2020 Feb 20;21(4):1430. doi: 10.3390/ijms21041430, https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32093249/
[5] Greenpeace.org, Plastik Kirliliğiyle Mücadeleye Devam Ediyoruz, (2021, Jul. 11) https://www.greenpeace.org/turkey/blog/plastik-kirliligiyle-mucadeleye-devam-ediyoruz/
…İngilizce biliyorsanız daha fazla bilgi için özellikle Plastic Atlas 2019 raporunu okumanızı tavsiye ederim…
“KOCA YAŞLI PLASTİK DÜNYA” için bir yanıt