Doktor Moreau’nun Adası

Kitap değerlendirmesi yazmak, öneride bulunmak, bu tarz yazılarını okumak ve herhangi bir kitap hakkında fikir alıverişinde bulunmak çok hoşuma gidiyor.  Sadece sevdiğim, çok beğendiğim kitaplardan konuşmaktansa ”… sebeplerle kitabın … yönünü beğenmedim” veya ”bak belki burası böyle olmasaydı daha iyi olurdu çünkü … ” tarzı konuşmalar bakış açımı değiştirebildiği için ve karşı taraftan kapabileceğim en ufak bir bilgi (kitabın içerdiği metaforlar, yazar hakkında ilginç bir anekdot veya yazıldığı dönem ile ilgili herhangi bir şey) kırıntısı bile ufkumu genişletebildiği için bende yeri çok ayrıdır ve oldukça değerlidir.

HG-Wells

Yukarıda yazmış olduğum nedenlere dayanarak ilk önce kitabımızın yazarı Herbert George Wells (H. G. Wells / 1866-1946 ) hakkında biraz bilgi vermek isterim. İngiltere doğumlu H. G. Wells’in ailesinin durumu çok iyi değilmiş hatta kendisi bu yüzden genç yaşında bir manifaturacının yanında çırak olarak çalışmış (işinden nefret ettiği için bu kitabında o döneme atıflarda bulunduğunu iddia eden kesimler var). Bilim kurgunun babası olmasının belki de temelinin dayandığı yer olan Normal Bilim Okuluna burslu öğrenim ile başlayıp birincilikle bitirmiş (okulda Darwin’in savunucusu olarak adlandırılan biyolog Thomas Henry Huxley’den eğitim almış). Yazarımız bir çok türde eserler vermiş. Özellikle Sosyalist olduğunu çekinmeden her ortamda dile getiren Wells’in ”politik-distopyalar” olarak adlandırabileceğimiz bir çok eserinde toplum ve siyaset eleştirisi yaptığı gerçeğini göz ardı edemeyiz. Fakat hepsinden önemlisi  ”Dünyalar Savaşı” , ”Görünmez Adam”, ”Efendi Uyanıyor” ,Zaman Makinesi” ve ”Dr.Moreau’nun Adası” gibi kitaplarıyla bilim kurgu dalının yaratıcıları arasında anılmaktadır [1,2,3].

Benim yazar ile ilgili en çok ilgimi çeken şeylerden biri ise M. Kemal Atatürk’ün okuduğu yazarlar arasında olması ve 1920 yılında yayımlanan sosyalist görüşlerinin yer aldığı tarih kitabı Outline of History’nin (en çok satış yapan eserleri arasında üçüncü sıradadır) Nutuk’ta yer almasıdır. Hatta onu da sizinle paylaşmak isterim;

“Millete, şunu da hatırlattım ki, kendimizi, dünyaya egemen sanmak aymazlığı, artık sürmemelidir. Gerçek konumumuzu, dünyanın durumunu tanımamaktaki aymazlıkla, aymazlara uymakla milletimizi sürüklediğimiz yıkıntılar yetişir. Bile bile aynı acıklı durumu sürdüremeyiz. Efendiler, İngiliz tarihçilerinden Wells, iki sene evvel yayımlanan, bir tarih yazdı. Yapıtının son sahifeleri “dünya tarihinin gelecekteki evresi” başlığı altında birtakım düşünceler içeriyor. Bu düşüncelerde güdülen konu; “Federal bir dünya devleti” dir. Wells, bu bölümde, birleşik bir dünya devletinin nasıl kurulabileceği ve böyle bir devletin önemli ayırıcı niteliklerinin neler olacağı üzerindeki düşüncelerini ortaya atıyor ve adaletin ve tek bir kanunun egemenliği altında dünyamızın alacağı durumu canlandırmaya çalışıyor. Wells, “bütün egemenlikler, tek bir egemenlik içinde eritilmezse, milliyetlerin üstünde bir güç yaratılmazsa dünya yok olacaktır” diyor ve “gerçek devlet, çağdaş hayat koşullarının bir zorunluk haline getirdiği dünya birleşik devletlerinden başka bir şey olamaz.”; ‘kuşku yoktur ki insanlar, kendi ortaya çıkardıkları şeyler altında ezilmek istemezlerse er geç birleşmek zorunda kalacaklardır.’ diyor.”

Hatta ve hatta araştırma yaparken şöyle bir şeye denk geldim bir bakmak istersiniz belki diye bu bilgileri bulduğum yerin linkini de şuracığa bırakıyorum 🙂 [4]. .

Kitabımızın konusunu uzun uzadıya yazmak yerine kısa bir özet geçmek istiyorum. Edward Prendick‘in gözünden anlatılan kitap, baş kahramanımızın geçirdiği gemi kazası ile başlayıp kurtulmasını sağlayan Montgomery‘nin (Dr Moreau‘nun yardımcısı) yardımıyla (aslında istenmediği ama başka bir çare olmadığı için kabul edildiği) Pasifik üzerinde bulunan volkanik bir adaya gelmesiyle devam eder. Bu adada tuhaflıkların adeta bir sınırı yoktur ve Prendick bunları ilk başta kendi aklınca yanlış yorumlayacaktır. Ada tümüyle Dr. Moreau ve onun deney hayvanlarına (tabiri caizse yaratıklarına) aittir. Doktor yaptığı deneylerin vahşiliği nedeniyle (diri kesim yöntemi kullanarak hayvandan insan üretmeye çalışmaktadır) toplumdan dışlanmış ama mükemmele ulaşmayı kendine hedef edinmiş biraz da kaçık denilebilecek bir bilim adamıdır. Mesela Montgomery’nin tuhaf hizmetkarı M’ling  Doktor’un eseridir(!). Moreau’nun misafiri olan Prendick kendi hayatıyla ilgili duyduğu endişeden ötürü adanın içindeki ormana doğru kaçar ve burada tuhaf insancıklar(!), ayinler, hayvan-insanların Kanun adını verdikleri ve uymak zorunda oldukları kurallar gibi en can alıcı noktalarla yüz yüze gelir.

Topluluk bazında, birey bazında verilen liderlik mücadelesi, insan ve hayvan doğasının benzer ve farklı olan yönleri, sınırlar, kurallar, cezalar, bilinen ve bilinmeyenin iç içe geçtiği bir kitaptır bu. Anlatılan konu olarak baktığımızda çok açık olmasına rağmen okuyan her kesimin farklı alt anlamlar çıkarabileceği sembolizm ürünleri içerir. İTHAKİ  yayınlarından aldığım bu kitabın başlangıcında bulunan Sunuş ve Moreau’nun Prangaları isimli kapanış yazıları çok güzeldi (diğer yayın evlerinde de bu şekilde mi basılıyor bilmiyorum). Hem kitaba farklı bir gözle bakmanızı sağlıyor hem de bunun sıradan bir bilim kurgu kitabı olmadığını size adeta kanıtlıyor.

Kitap iki tane de beyaz perde uyarlamasına sahiptir;

  1. The Island of Dr. Moreau- Don Taylor (ABD, 1977)[5]
  2. The Island of Dr. Moreau-  John Frankenheimer (ABD, 1996)[6]

(Not: ikinci filmde Marlon Brando, Val Kilmer, David Thewlis falan oynuyormuş ama filmler için hiç güzel yorumlar okumadığım için izlemedim açıkçası 🙂 )

Bu yazının da burada sonuna gelmiş oluyoruz 🙂 herhangi bir öneriniz ya da paylaşmak istediğiniz bir düşünceniz varsa lütfen yorumlara gelin konuşalım 🙂 buralar hep birlikteyken güzel.

Sevgiler,

Bir okur 🙂

[1] H.G. Wells Biography ”https://www.biography.com/people/hg-wells-39224”

[2] Thomas Henry Huxley ”http://www.bbc.co.uk/history/historic_figures/huxley_thomas_henry.shtml”

[3]H.G. Wells’in eserleri ”https://www.idefix.com/Yazar/h–g–wells/s=171910?gclid=EAIaIQobChMIsPv2xJbW2QIV7r3tCh2yzAQgEAAYASAAEgKaRvD_BwE”

[4] Ata’nın Okuduklarından Outline Of History 1921 Özeti http://en.calameo.com/read/00233386311d2b5af715d

[5] The Island of Dr. Moreau- Don Taylor (ABD, 1977) http://www.imdb.com/title/tt0076210/

[6] The Island of Dr. Moreau-  John Frankenheimer (ABD, 1996) http://www.imdb.com/title/tt0116654/


FOR ENGLISH PRESS 9 🙂 .



Doktor Moreau’nun Adası’ için 2 yanıt

  1. İnanılmaz merak ettim Cemroşum. Ne güzel yazmışsın. Nutuk’ta geçmesi bile başlı başına okunma sebebi. Okumak istediğim kitaplar arasına yazıyorum hemen. Not: Bülbülü Öldürmek kitabını aldım sayende. Önce okuyup sonra canım bir kızın aldığı filmi izleyeceğim. Bu aralar Hobbit’i okuyorum. Gerçek hayattan uzaklaşmam lazım. Tabii güzel bir yazar tarafından uzaklaştırılmam lazım. Yüzüklerin Efendisi serisini okumuştum ama Hobbit’i hiç okumamıştım. Ayıp etmişim. Büyük adamlar Tolkien’ler, … Onca yıl önce bu kadar güzel şeyler yazmaları ne kadar harika. Gurur ve Önyargı kitabı da öyle mesela yüzyıllar önce yazılmış. Acaba yazarların hayal gücü mü zayıflıyor? Yoksa anlatılacak her şey anlatıldığı için mi özgün olamıyorlar? Tabii özgün olan herkes ne yapar ne eder aynı konuyu bile bambaşka bir şekilde sunar bize! Teşekkür ederim kendi adıma bu güzel öneri için, sevgiler. (Ders arası iyi oldu bu blog karıştırması. Gün yapalım arada birbirimize Türk kahvesi içmeye falan gelelim. Bize de bekleriz bir gün efendimhdcbsjbjsbdvdvn. Neyse saçmaladım ben geri döneyim derse.)

    Liked by 1 kişi

    1. Canım benim zaten incecik bir kitap sen bunu bir gün de bile okursun ❤ .
      Bir Hobbit kadar olmasa da kafa dağıtıp, başka dünyalara götürüyor insanı ama burada işin en ürkütücü yanı aslında tüm bunlar (işte gemi kazası, adaya düşme, hayvanlar ile yapılan korkunç deneyler ve hatta hayvanlardan insan yapmaya çalışan manyak bilim adamı) gerçek olabilirdi düşüncesi.
      "Yazarların hayal gücü mü zayıflıyor?" konusuna gelirsek ben öyle olduğunu düşünmüyorum sadece bizim zamanımızın en büyük avantajı gibi gözüken ama aslında yer yer tam tersi olan, geçmişe nazaran, çok büyük bir kaynak artışının (hatta yığılımı bile diyebiliriz biz buna) olması durumu zorlaştırıyor. Yani aslında var ama bu tepeleme kitap yığınından birilerinin bulup onları çıkarması gerekiyor maalesef. Bir Dan Brown mesela adam benim için yaşayan efsane! Eski kitaplarında artısı nesilden nesile değerlerinin daha fazla anlaşılıp şu an bize altın tepsilerde sunuluyor olması gibi geliyor bana. Alın gençler size bizden ''Dünya Klasikleri'' , ''Kült Eserler'', ''Ölmeden Okumanız Gereken 100 Eser'' filan diye gidiyor bu altın tepsi listesi (sonuncuyu uydurdum ama anladın sen beni 🙂 ).
      Son olarak şöyle bir yanlış anlaşılmaya sebep olmuşum onu düzeltmek isterim, Nutuk'ta geçen kısım yazarın başka bir kitabı (Outline of History) linkini direk kitabın adının üstünde ve en altta verdim hatta oralardan bakabilirsin. Sanırım çok fazla şeyi aynı anda anlatmaya çalıştığım için öyle oldu kusuruma bakma 🙂 .

      Seninle şöyle karşılıklı bir türk kahvesi içeceğimiz bir gün olur inşallah (ne de güzel, gerçek olması gereken, aciliyeti olan bir hayal 🙂 ). Seviliyorsun sevgili D. ❤

      Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s